"Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür Eğitim Çalışanlarının Adresi"
image
10 Nisan, 2022
Bir Kalıp Düşüncede Boğulan Meslek: Öğretmenlik
Bir Kalıp Düşüncede Boğulan Meslek: Öğretmenlik

Mutlu ALABAŞ

Yazdı

(5)

Bir Kalıp Düşüncede Boğulan Meslek: Öğretmenlik

Fakir BAYKURT'un "Öğretmen yalvarmaz, Öğretmen boyun eğmez; Öğretmen el açmaz; Öğretmen korkmaz, Öğretmen sadece ders verir" sözünü çok severim. Evet, öğretmenin tek işi ders vermek olmalıdır aslında; davranışları ile anlattıkları ile yetiştirdiği öğrencilerine ve kendi akademik sosyal çevresine ders vermek olmalıdır. Mesele tek başına sendikacılık meselesi değildir benim gözümde emin olun bu satırları yazarken  öncelikli derdim sendikama üye olunması değil derdim her geçen gün kendi meslektaşlarının, velilerin, öğrencilerin gözünde değerini kaybeden "öğretmen" kimliğinin geldiği noktada biz eğitimcilerin payını gösterebilmek. Yazıma başladığım öğretmen tanımlamasına baktığımızda kaç tane öğretmen var içimizde? Söyleyin, korkmayın kaç tane mesleği hak eden minval de öğretmenimiz var? Ben çocuğumun öğretmeni olacak kişinin mesleki kariyeri kadar sahip olduğu karaktere de bakarım açıkçası. Çünkü benim çocuğum okul döneminde kendisine eğitim veren öğretmenini rol model alacak. Ben haksızlık karşısında susan, yalvaran, el açan, boyun eğen bir karakterin kendi çocuğuma rol model olmasını istemem, siz ister misiniz? Öğretmen kimliğine sahip olabilmek için geçilen bunca zorlu yolun sonunda; öğretmen kimliğini, bizzat öğretmenlerin değersiz göstermesine anlam veremiyorum. Bu mesleği ve kimliği değersizleştirip sonra öğretmenlere hiç değer verilmiyor diye şikayet edemezsiniz. Unutulmasın ki İnsan kendini aynada nasıl görüyorsa çevresindekiler de öyle görürler. Biz Hürriyetçi Eğitim sendikası olarak bütün kimliklerinden arınmış sadece eğitim çalışanı kimliği ile aramızda olan herkese değer veriyoruz. Çünkü değerliler, değerli hissetmeliler. (Bu sözümden farklı anlam çıkarmak isteyenler olabilir, söyleyeyim biz terör örgütü çizgisinde ve düşüncesinde olanlar hariç her düşünceyi kimlik olarak kabul ediyoruz)

Öğretmen kimliğimiz her kapıyı açmaz mı? diye soruyorum ve ben bu sorunun cevabını merak ediyorum gerçekten. Öğretmen odalarında öğretmen arkadaşlarla konuşurken, neden bu sendikadasınız hocam; sendikacılık yaptığı için mi? sorusunu sorduğumda aldığım cevaplar "Kafam rahat olsun, ders programım iyi olsun, Boş günüm fazla olsun" tarzı sadece bireysel çıkar üzerine kurulmuş cevaplar. Peki Kohlberg'in Ahlak Gelişimi kuramına göre çıkar; kaçıncı evrede gösterilir? Mesela ben bir okulda bir öğretmenin ders programının sendikasına bağlı olarak ayarlandığını zannetmiyorum, zaten ders programı öğretmenler kurulunda ayarlanır, buraya her öğretmen arkadaş dilediğince müdahil olabilir. Ben bir öğretmenin sendikasından dolayı 2 gün boş günü olduğunu; haftalık aynı ders saatine sahip bir başka öğretmenin sendika farklılığından dolayı 1 gün boş günü olduğunu bilmiyorum. Şayet ilçe başkanı olarak böyle bir harekete maruz bırakılacak üyemi, maruz bırakanlara karşı tüm yasal yollarla savunmak benim ve yönetim kurulumun asli görevidir. Böyle göz göre göre yapılan adaletsizlikler bir yerlere şirin görünmek amacıyla bazı kişiler tarafından yapılabilir ama bu adaletsizliği yapanlar bu işin sonuçlarıyla tek başına karşı karşıya kalırlar. Bakın okulunuzdaki öğretmen arkadaşlarınıza; Hürriyetçi Eğitim sendikası üyelerinin sizden ne farkı var? veya olmalı mı? İki taraf da ÖĞRETMEN yada eğitim çalışanı kimliğine sahip değil mi? İki taraf da iş arkadaşı, meslek arkadaşı değil mi? Neden farkınız olsun? Kanunlar ve yönetmelikler x sendika üyesine farklı, y sendika üyesine farklı uygulansın kriteri ile çıkmaz. Biz sendika olarak her kapıyı açan tek kimliğin; sahip olduğumuz EĞİTİM ÇALIŞANI kimliği olmasını savunuyoruz. Bugün de öyle olacak, yarın da öyle olacak. Ayrıcalık, torpil, haksızlığı savunma isteyen bizim üyemiz olmamalı. Çünkü biz ADALET ve EŞİTLİK vadediyoruz. Kohlberg'in Ahlaki gelişim evrelerinde 5 ve 6. evreyi hedefleyen bir sendikanın 1 ve 2. evrede kalmayı kendine amaç edinenlerin taleplerini karşılaması mümkün değildir zaten. 

Bu sendikacılık tecrübemi psikolojik danışman mesleğimle irdelemek isterim biraz. Bilişsel Davranışcı Terapi de sahip olduğumuz düşüncelerin davranışlarımızı etkilediği varsayılır. Aslına bakarsanız da öyledir. Davranışlarımız düşüncelerimiz tarafından kurgulanır. Bir çoğumuzun zihninde kurduğu bilişsel hapishaneler vardır. Şunu yaparsam şöyle olur tarzında. Öyle olacak korkusu ile asla istediğimizi yapamayız. Yapmadığımız bir şeyin sonucunu düşünerek yapmaktan kaçarız ve asla sonucun öyle olacağını yaşayarak öğrenemeyiz. Ne acı değil mi? Yapmadığın bir şeyi yapamadan sonucuna hüküm veriyorsun, sanal hayat; gerçek hayattaki yaşantını ve özgürlüğünü kısıtlıyor. Özgürlük için, kurduğunuz zihinsel hapishanenizden kurtulmak için o davranışı yapın ve sonucun düşündüğünüz gibi olmadığını kendiniz görün. "Sendikamdan istifa edersem beni rahat bırakmazlar" tarzı düşüncelerin geçerli olmadığını; sosyal öğrenme yoluyla, çevrenizde istifa edip Hürriyetçi Eğitim Sendikasına katılan arkadaşlara bakarak da görebilirsiniz. KORKMA'yın yalnız değilsiniz. Ailemize HOŞGELDİNİZ.