"Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür Eğitim Çalışanlarının Adresi"

Ana SayfaTÜİK VERİLERİ VE HALKIN GERÇEKLERİ ARASINDAKİ UÇURUM

TÜİK VERİLERİ VE HALKIN GERÇEKLERİ ARASINDAKİ UÇURUM

Enflasyon, sadece  ekonomik bir kavram değil; insanların hayat standartlarını ve umutlarını  doğrudan etkileyen bir gerçektir. Ancak Türkiye’de enflasyon verilerinin açıklanma süreci, her seferinde geniş kesimlerde tartışma yaratmakta ve güvensizlik tohumları ekmektedir. TÜİK  tarafından açıklanan veriler, toplumun gerçek yaşam koşullarıyla örtüşmemektedir. Özellikle emekçilerin, emeklilerin ve dar gelirli vatandaşların geçim derdine çare olması gereken maaş artışlarının bu verilere göre belirlenmesi, insanlarımızı zor durumda bırakmaktadır.   

     Enflasyon, Gerçekler ve Vicdanlar:

     Enflasyon, bir toplumun refah düzeyinin en somut göstergelerinden birisidir. Bir ülkede yaşayan insanların alım gücü, yaşam standartları ve sosyal dengeleri enflasyondan doğrudan etkilenir. TÜİK’in açıkladığı enflasyon oranlarının, toplumun hissettiği gerçek enflasyonla örtüşmediğini bilmek için ekonomist olmaya gerek yok kannımca. 

     TÜİK Verileri Ne Kadar Gerçekçi?

Toplum market raflarındaki fiyat etiketlerine bakarak enflasyonu her gün hissediyor. Oysa ki TÜİK’ in kağıt üzerindeki verileri, bu gerçeği yansıtmaktan çok uzak kalmaktadır. TÜİK, enflasyon oranını hesaplarken belirli bir “ürün sepeti” kullanır. Ancak bu sepetin içeriği (pinpon topu gibi)  kesinlikle bizim toplumumuzla alakası yoktur. Bu sepetin gerçekçi olabilmesi için toplumun geniş kesimlerinin günlük hayatta sıklıkla tükettiği temel gıda, barınma, ısınma ve ulaşım gibi kalemlerden oluşması gerekmektedir. Yani TÜİK, enflasyon sepetini belirlerken sivil toplum kuruluşları ve bağımsız ekonomistlerle iş birliği yapmalı; toplumsal temsil gücünü artırmalıdır.

       Düşük Enflasyon, Düşük Zamlar:

       Enflasyon oranı, çalışanların ve emeklilerin maaş zamlarının belirlenmesinde temel bir ölçüt olarak kullanılır. TÜİK’in açıkladığı düşük enflasyon oranları, doğal olarak maaş zamlarını da düşük seviyelerde bırakmaktadır. Bu durum, özellikle sabit gelirle geçinen emekliler ve asgari ücretle çalışanlar üzerinde ciddi bir ekonomik baskı yaratmaktadır. Temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanan bu kesimler, her ay artan kira, gıda ve enerji maliyetleriyle boğuşurken, maaşlarına yapılan zamlar bu kesimdeki hiç kimseyi teselli bile etmemektedir.

      Vicdanlarımızı Sorgulamalıyız:

     Peki, TÜİK yetkilileri bu durum karşısında ne hissediyor? Verileri oluştururken toplumun gerçeklerini göz ardı eden yetkililer, gece başlarını yastığa koyduklarında vicdanlarının rahat olduğunu söyleyebilir mi? Kamu görevi yürüten bir kurumun, toplumun refahını ve güvenini öncelikli sorumluluk olarak görmesi gerekir. Ancak gerçekçi olmayan  açıkladığı veriler, bu sorumluluğun yerine getirilmediğini göstermektedir. 

      Halkın büyük çoğunluğunun gerçeklerini görmezden gelip, enflasyonu kağıt üzerinde düşük gösterme yoluna gidilirse, bu durum sadece ekonomik değil, aynı zamanda ahlaki, toplumsal adalet ve eşitsizlik  sorunu haline de gelir.

      TÜİK’in, halkın güvenini kazanmak ve vicdanları rahatlatmak için daha adil ve şeffaf bir yöntem benimsemesi aynı zamanda siyasi erk den talimat almaması gerekir. Çünkü yanlış hesaplanan her oran, sadece bir rakam değil, milyonlarca insanın geçim mücadelesini derinleştiren bir sorun haline gelmektedir.

      Halkın geçim derdine çare olacak veriler, dini ve ahlaki sorumluluğun gereği olarak daha doğru ve şeffaf bir şekilde sunulmalıdır. İslam’da adalet ve doğruluk, her bireyin sorumluluğudur ve  kamu hizmetlerine yansıması da daha fazla önem kazanmaktadır. Allah’tan korkmaz , kuldan utanmaz insanlara hiçbir şekilde yetki verilmemeli, liyakat ön planda tutulmalıdır.  Adalet, sadece mahkemelerde değil, mutfaklarda da sağlanmalı. Dinî ve ahlaki değerler, yönetenlerin halkın gerçeklerini görmezden gelmemesini gerektirir.

     Bir annenin, çocuğuna süt alabilmek için markette fiyat etiketi karşısında yaşadığı çaresizlik, bu verilerde bulunmuyor. Ancak sofradaki eksiklik, o annenin kalbinde derin bir yara bırakıyor. Unutmayın ki bu ülkede sizlerin açıkladığı sahte enflasyon sayesinde annelerin evlatlarına sıcak yemek sunmak için her kuruşu sayarak geçirdiği geceler var… Ya da marketlerde evladının istediği bir şeyi, gelecek ay alırız diyen babalar… Sizler bunları yaşamadığınız için zaten ne demek olduğunu anlayamazsınız.

    Sahte enflasyon rakamlarıyla hayatlar zorlaşırken, vicdanlar nasıl rahat olabilir? Unutmayın, o rakamlar sofralara, umutlara, çocukların geleceğine dokunuyor. Ve yapmış olduğunuz bu haksızlıkların bedelini bu dünyada olmasa bile ahirette mutlaka ödeyeceksiniz.

Köşe Yazarlarımız