"Fikri Hür, Vicdanı Hür, İrfanı Hür Eğitim Çalışanlarının Adresi"
image
21 Mart, 2022
Eğitim Çalışanlarının Sorunlarını Kim Çözecek?
Eğitim Çalışanlarının Sorunlarını Kim Çözecek?

Ayhan DODUR

Yazdı

(2)

Eğitim Çalışanlarının Sorunlarını Kim Çözecek?

Her şeyin başı eğitimdir. Ancak eğitim sistemimizdeki adaletsizlikler ve liyakate uygun olmayan uygulamalar eğitim çalışanlarının motivasyonunu her geçen gün azaltmaktadır. Peki ne olacak böyle? Nereye gidiyoruz? Sistemdeki bozuk düzen sürekli eğitimi geriye götürmektedir. Öncelikle bu sıkıntıları eğitim kökenli bürokratların ve gerçekten üyesini düşünen sendikaların çözeceği kanaatindeyim. Ancak görüyoruz ki sendika yöneticileri üyelerinin sıkıntılarından çok kendi ikballeri ile ilgilenmektedir. Keza Eğitimin başındaki Milli Eğitim Bakanları bile sürekli farklı meslek gruplarından atanmaktadır. Peki nelerdir sorunlarımız? Sorunlarımızı saymakla bitirmek mümkün değil. Bunlardan en önemlilerini şu şekilde sıralayabilirim;

Yer değiştirme sisteminde sürekli mağduriyet yaşanmaktadır. Özür grubundan il dışından gelenler düşük puanlarına rağmen merkezlere gelmekte, yıllardır köylerde çalışan meslektaşlarımız mağdur olmaktadırlar. Bu sebepten dolayıdır ki il içi atamalarda sıra tayini sistemine geçilmeli, özür grubu, norm fazlası ve isteğe bağlı yer değiştirmeler aynı anda yapılmalıdır.

Her türlü atamalardaki mülakata derhal son verilmeli, liyakat esas alınmalıdır. 76. Maddeye göre yapılan atamalara kesinlikle son verilmelidir.

Yönetici atamalardaki Ek-1 değerlendirme formundaki ‘son dört yıl ‘ ibaresi kaldırılmalıdır.

Uzaktan eğitim pandemiden dolayı ortaya çıkmış bir uygulama olmasına rağmen, kar ya da farklı sebeplerle tatil yapılan dönemlerde, okullardan okula farklılık gösteren uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu durumlarda, uzaktan eğitim kimi okullarca yapılmakta kimi okullarca yapılmamaktadır. Bu şekliyle uygulamada bütünlük sağlanamamaktadır ki bence uzaktan eğitim imkanlar dahilinde olduğu için eğitimde fırsat eşitliğinin önüne geçmektedir.  Öte yandan uzaktan eğitimin teknik gereklilikleri ülke genelinde fırsat eşitliğini bozmakta, velilere ve öğretmenlere ek maliyetler yüklemektedir. Bu teknik imkânsızlıklar, ek maliyetler öğrencilerin uzaktan eğitime katılımını azaltmakta ve öğretmenler bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda öğrenci ile uzaktan eğitim yapmakta, mevcutların büyük çoğunluğu işlenen müfredattan mahrum kalmaktadır. Tüm bu durumlar bir arada değerlendirildiğinde uzaktan eğitim ilkelerinin mevzuatla net bir şekilde belirlenmesi gerektiği açıktır.

Taşıma merkezi okullarda taşımalı öğrencilere kar tatili yapıldığı halde gündüzlü birkaç öğrenci okula getirilmektedir. Tatil süresi uzadığında işlenen müfredatın telafisi güçleşmekte ve devamsız öğrenciler işlenen müfredattan geri kalmaktadır. Bu nedenlerle kar vb. tatillerde taşıma merkezi okulların gündüzlü öğrencilere de tatil olması ve uygulamada birliğin sağlanması önem arz etmektedir.

Yine eğitimde en çarpık uygulamalardan biri proje okullarına keyfiyete göre yönetici ve öğretmen atamalarıdır. Özel statülü proje okullarına yapılan yönetici ve öğretmen atamaları tamamen yandaş kayırmaya dönüşmüş bir sistemdir. Bu uygulamadan vazgeçilmeli proje okullarına yapılan tüm atamalar şeffaf bir şekilde liyakat gözetilerek yapılmalıdır.

Projeler tamamen öğrenci ve öğretmen isteği dahilinde olmalıdır. Oysa ki günümüzde projeler idarelerin baskısıyla nitelik ön planda tutulmadan niceliğe göre baskıyla yaptırılmaya çalışılmaktadır. Dayatma ile yaptırılan projelerin insanlığa yarar sağlamayacağını hepimiz bilmeliyiz.

Eğitim öğretim ödeneği tüm eğitim çalışanlarına verilmeli ve tutar bir maaş karşılığı olmalıdır.

Özel eğitim ve ana sınıfı öğretmenleri ara teneffüs, dinlenme problemleri yaşamaktadır. Çalışanların yasal bir haklarından olan dinlenme hakkı, ilgili öğretmenlerimiz için gerekli mevzuat düzenlemesi ile hayata geçirilmelidir.

Eğitim çalışanlarının tamamına öğle yemeği için devlet katkısı sağlanmalıdır.

Pansiyonlu okullarda zorunlu olmadığı durumlarda istemeyen öğretmenlere belleticilik görevi verilmemeli, isteklilere öncelikle görev verilmelidir.

Zorunlu hizmet yapan eğitim çalışanlarına ek ödeme yapılmalıdır.

Farenjit, varis vb. hastalıklar sağlıkçılar tarafından öğretmenlerin meslek hastalığı olarak dile getirildiği de dikkate alınarak,  eğitim çalışanlarına yıpranma payı (fiili hizmet tazminatı) verilmesi için gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Farklı bir zorunlu hizmet bölgesine giden, zorunlu hizmetini tamamlamış bir öğretmen artırımlı hizmet puanı alamamaktadır. Bu durum çalışanlar arasında hakkaniyete uygun değildir. 527 sayılı kanun hükmünde kararname gözden geçirilerek gerekli düzenlemeler yapılmalıdır.

Yapboz haline getirilen mevzuatlarla eğitim çalışanları mağdur edilmektedir. Yüksek lisans öğrenimine hizmet puanı verilecek diye bir çok arkadaşımız maddi imkansızlıklara rağmen  yüksek lisans yapmıştır. Yüksek lisansa  verilen bu ek hizmet puanları belli bir süre sonra iptal edilmiştir. Öte yandan verilen bu ek hizmet puanlarıyla bir dönem atamalar da yapılmış, uygulamadaki birlik, adalet ve fırsat eşitliği unsurları kökten sarsılmıştır.

2005 yılında ilk defa sözleşmeli öğretmen ataması yapılmıştır. O günün şartlarında 9 ay maaş, ihtiyaç olmaması durumunda yer değişikliği, sözleşme iptali vb. öğretmen aleyhine dayatılan, sözleşme şartları nedeniyle atanabilecekken tercih yapmayan birçok aday mağdur edilmiştir. Sözleşmeli öğretmenlik sisteminden tamamen vazgeçilmeli, tüm sözleşmeli çalışanlar kadroya alınmalıdır.

Çalıştığı okula ya da kuruma zorunlu olarak geliş gidiş yapan eğitim çalışanlarına ulaşım desteği verilmelidir.

Eğitim bir ülkenin temelidir. Bu yüzden eğitime, eğitim çalışanlarına önem verilmeli, itibarları artırılmalı ve eğitim çalışanlarına uygulanan şiddeti önlemek  için gerekli yasal tedbirler acilen alınmalıdır.

Sınıf geçme yönetmeliği gözden geçirilmeli, başarıya teşvik eden yöntemler ön plana çıkarılmalıdır.

Küçük yaştaki henüz fiziksel yeterliliği kazanmamış öğrencilerin birinci sınıflara kayıtları kesinlikle ertelenmeli, veli isteğine bırakılmamalıdır.

Meslek liseleri nitelik ve nicelik olarak artırılmalı, İlkokul tekrar beş yıla çıkarılmalıdır. Beşinci sınıftan sonra öğrenciler ilgi, istek ve kabiliyetleri doğrultusunda okullara yönlendirilmeli; bu yönlendirme en geç sekizinci sınıfta yapılmalıdır.

Eğitim çalışanlarının ekonomik sıkıntıları ivedilikle çözülmelidir.

3600 ek gösterge kanun taslağı, statü ayrımı gözetmeden eğitim durumuna göre; "İlkokul, İlköğretim ve Ortaokul Mezunlarına 2000, Lise ve Dengi Okul Mezunlarına 2200, Ön Lisans Mezunlarına 3000 ve Lisans Mezunlarına 3600 Ek Gösterge verilir" şeklinde TBMM'ye sunulmalıdır. Bu maddenin kapsamı itibariyle kamuda ek göstergesi olmayan kamu çalışanı kalmamalıdır.

5510 Sayılı Kanuna tabi 1 Ekim 2008 tarihinden sonra göreve başlamış olan ve emeklilik statüsü farklı memurların durumu da emeklilik maaşı ve ikramiyesinde mağduriyet oluşmayacak şekilde yeniden değerlendirilmelidir.

Haksız bir uygulama olduğu halde yıllardır sürdürülen, öğretmenler arasında adaletsizliğe sebep olan aylık karşılığı okutulması gereken ders saati tüm branşlardaki öğretmenler için ortak olacak şekilde 15 saat olmalıdır.

İçi boş olan Öğretmenlik Meslek Kanunu yeniden değerlendirilmeli, uzman öğretmenlik ve başöğretmenlik sınavları kaldırılmalıdır.

Ders programları, nöbetler vb. görevlerin dağıtımında yapılan adaletsizliklerle çalışanlarına sendikal, psikolojik vb. her türlü mobingi uygulayan idareciler hakkında gecikmeye mahal verilmeden yasal işlemler başlatılmalıdır.

Genel idare hizmetlerindeki çalışanlara da sendikaları dikkate alınarak görev dağılımı yapılırken adaletsiz olunmamalıdır. Meslek etiğine uygun hareket etmeyen idarecilerin görevlerine derhal son verilmelidir.

Eğitim sistemi ile ilgili sayabileceğimiz birçok sıkıntılarımız mevcuttur. Özetle kurumsal adalet ve işyeri barışı mutlaka sağlanmalı, eğitimin her kademesindeki kurum çalışanları bu konuya özen göstermelidir.  

Hürriyetçi Eğitim Sen olarak  sıkıntıları çok iyi biliyoruz, bunları çözmek için sizlerin de desteğiyle her türlü çabayı sarf ederek, Hak’tan, hukuktan, adaletten ödün vermeden, eğitim çalışanlarının yanında olacağız.  Daha güzel eğitim koşullarında buluşmak dileği ile tüm eğitim çalışanlarımıza sağlık ve huzur diliyorum.

‘’ANT OLSUN ÖZGÜRLÜĞE’’