Dikkat ederseniz memur ve memur emeklisine teklif edilen 1000 TL’lik taban aylığa zam, basının gündeminde bile değil. Memur-Sen ve sözde etkili sendikanın yapacağını ilan ettiği eylem açıklamasıyla, muhalif kanallardaki bazı haber spikerleri bile adeta dalga geçiyor. Biri AKP’nin, diğeri MHP’nin arka bahçesi olarak tanınan bu sendikaların, ağababalarından izin almadan herhangi bir eylem kararı alamayacağını artık herkes biliyor. Biri “Bize sahayı işaret ediyorsunuz” diye sızlanırken, diğeri “Bizi alanlara itmeyin” diyerek eylem yapmak istemediklerini açıkça gösteriyor. Adeta “Rahatımızı kim bozdu?” dercesine, ne kadar isteksiz olduklarını milyonlarca memur ve mağdur emeklinin gözlerinin içine bakarak ilan ediyorlar. Her ikisinin de neredeyse yüzde 150’lere ulaşan zam talepleri vardı ama son verilen 1000 TL’yi saymazsak, iki yıllığına sadece yüzde 24 zam teklifiyle karşı karşıyalar. Bu iki sendikadan Memur-Sen’in 1 milyon 78 bin 831 üyesi, diğer sendika Kamu-Sen’in ise 560 bin 60 üyesi bulunmaktadır. Toplam 1 milyon 638 bin 891 üyeleri var. Bu kadar güce rağmen, bugüne kadar yaptıkları tek şey 100-200 kişiyle basın açıklaması yapmak oldu. Oysa yüz binlerce kamu çalışanını Ankara’ya getirecek mali imkânları mı yok? Aldıkları milyarları aşan aidatları böyle bir gün kullanmayacaklarsa, ne zaman, ne için kullanacaklar? Değerli kamu çalışanları, sizin bu sendikalara güven duymadığınızı yakından biliyorum. Sizin üye olarak güven duymadığınız böylesine güdümlü sendikaların eylem kararını ne hükümet ne de basın elbette ciddiye almayacaktır. Biz Hür-Sen olarak, tüm bu olumsuz şartlara ve ciddiyetsizliğe rağmen, gücümüz oranında alınan iş bırakma kararına destek vereceğiz. Teşkilatlarımız da nefesi yettiği kadar gereken eylem ve etkinliklerle sizler için gündem yaratma gayreti içinde olacaktır. Tüm yaşadıklarımız, sadece siyasi dönüşümü değil, sendikal zihniyet dönüşümünü de şart kılmaktadır. Gerek memur gerekse emeklilerimizin talepleri haklıdır. Hazineden payımıza düşeni istemek, yıllar içinde sahte enflasyon rakamlarıyla gasp edilen ekonomik güce yeniden ulaşmayı arzu etmek suç da, günah da değildir. Asıl ayıp, tüm ekonomik beceriksizliklerinin bedelini halka ödetmeye çalışmaktır. Bu anlayış devam ettiği sürece, oluşacak fasit daireden çıkış mümkün olamaz. Silkinip kendimize gelmenin tam zamanıdır.
HEM SİYASİ HEM DE SENDİKAL ZİHNİYET DÖNÜŞÜMÜNÜN TAM ZAMANIDIR
