Hürriyetçi Eğitim Sen Pamukkale Üniversitesi Temsilciliği Basın Açıklaması ve Yürüyüş Gerçekleştirdi
Değerli Basın Mensupları ve Kamuoyu,
Pamukkale Üniversitesi geçtiğimiz aylarda Yükseköğretim Kurulu tarafından yürütülen akreditasyon süreçlerini tamamlamış ve YÖK tarafından yapılan denetimler sonucunda akredite üniversiteler arasında yerini almıştır. Akredite bir üniversite olmak ulusal ve uluslararası ortamda Pamukkale Üniversitesi açısından çok önemli bir etiket olmakla beraber, saygınlık ve kalite açısından da bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Pamukkale Üniversitesi Yükseköğretim Kurulundan akreditasyon süreçlerini geçerek iki yıl süreli kalite belgesi almaya hak kazanmıştır. Kalite süreçlerinin olmazsa olmazı ileriye dönük planla, uygula, kontrol et ve önlem al olmak üzere dört aşamalı PUKO formlarından geçmek suretiyle YÖKAK kuruluna garanti verilmiştir. PAÜ Personel Daire Başkanlığı da bu konuda personelin gelişimi, yükselmeler ile süreçleri ve diğer birçok alanda PUKO formlarını hazırlayarak sürece katkı sağlamıştır. Bu formların amacının personelin aidiyet duygusunu artırmak ve liyakate dayalı olarak görevde yükselme imkânı sağlamak olduğu bilinmektedir.
Durum böyleyken, son günlerde Üniversitemizde yaşanan gelişmeler, akreditasyon sürecinde taahhüt edilenlerin tam aksi şekilde geliştiğini göstermektedir. Bilindiği üzere kalite standartlarının ve akreditasyonun en önemli aşamalarından birisi üniversitelerde kariyer ilerlemesinin hülle yöntemleriyle değil, liyakate dayalı adaletli ölçme ve sınav sistemleriyle yapılmasıdır. Ancak geçen hafta yaşanan bazı atamalar Üniversite içinde deprem etkisi yaratmış durumdadır. Daha geçen aylarda altına imza atılarak taahhüt edilen kaliteli üniversite olmak, akredite olmak gibi kavramların Üniversite Yönetimi tarafından ciddiye alınmadığı ve bu kavramların göstermelik yapıldığı izlenimi uyandırmaktadır.
Sendikamız tarafından alınan bazı duyumlarda, yerel seçim sürecinden sonra belediye kadrolarından geçiş yaparak Üniversiteye ataması yapılacak olan çok sayıda personel olduğu ve bu personelin Üniversitedeki boş kadroları dolduracağı söylentisi vardır. Geçen hafta gerçekleşen gelişmeler ve buna bağlı olarak görev değişiklikleri çıkan bu söylentileri doğrulamaktadır. Üniversitemiz 1992 Yılında kurulmuş bir Üniversitedir. Üst yöneticiler, kendi istikballeri uğruna mesleki yetkinliği ve aidiyet duygusunu yıkıcı bu tarz eylemleri bir an önce sonlandırmalıdır.
Yıllardır Üniversitemizde çalışmış ve Pamukkale Üniversitesi’nin bu günlere gelmesinde büyük emek vermiş personelimiz açısından geçen hafta gerçekleşen bu atamalar ve ortaya çıkan söylentiler derin hayal kırıklığı yaratmıştır. Üniversitelerde kariyer basamaklarının önemli bir aşaması olan görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavının bu sene YÖK tarafından merkezi bir şekilde yapılacağı duyurulmuş idi. Üniversite Yönetiminin de bu sınavla ilgili olarak boş kadro çalışmalarını tamamladığı düşünülmekteydi. Ama bütün bu çalışmalara rağmen geçen hafta YÖK tarafından yapılan duyuruda sınava katılacak 60’dan fazla üniversite olmasına rağmen, Pamukkale Üniversitesi’nin görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavına katılmayacağını öğrenmiş bulunmaktayız. Bu durum ile yukarıda belirttiğimiz olayları yan yana getirdiğimizde kaygılarımızın yersiz olmadığı ortaya çıkmaktadır. YÖK tarafından yapılacak olan sınava Üniversitemizin neden katılmadığına dair Rektörlük Makamına ilettiğimiz yazımıza da henüz cevap verilmemiştir.
Örnek vermek gerekirse, Üniversitemizde yıllardır çalışan ve kadro bekleyen personelimiz varken, bu kadrolardan birisine Belediyeden birinin Üniversite Hastanesine ataması yapılmış, bir iki gün içerisinde de bu kişi Üniversite Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirilmiştir. Bu durumun, ilerleyen dönemde de yine aynı şekilde Denizli’deki belediyelerden personel atamalarının yapılacağı duyumlarının olması, sonucun da Pamukkale Ünivesitesini “belediyeden ayrılanlar üniversitesi” haline getirmesi muhtemeldir. Neticede Üniversitemize yıllarca emek vermiş personelimizin, çalıştıkları kuruma karşı aidiyet duygusunun yok olacağı ve çalışma verimlerini düşüreceği açıktır. Sendika olarak yaşanan bu gelişmelere anlam vermekte güçlük çekmekteyiz.
Hürriyetçi Eğitim-Sen olarak bu tür atamalara derhal son verilmesini, kariyerde ilerlemenin akreditasyon sürecinde taahhüt edildiği üzere liyakat ve adalet ölçüleri ile yapılmasını istiyoruz. Yukarıda örneklerini verdiğimiz şekilde yapılan atamaların devam etmesi durumunda tüm Üniversite çalışanlarının haklarını savunmaktan geri durmayacağız.
Eylemlerimizin dozunu yasal zeminde giderek artırarak haklarımızı aramaya devam edeceğimizi Üniversite yönetimine ve kamuoyuna duyururuz.
Ant olsun Hürriyete!